top of page

8 NİSAN 2018 – VODAFONE İSTANBUL YARI MARATONU VE SAKATLIK TECRÜBEM

  • Yazarın fotoğrafı: daddycated
    daddycated
  • 8 Kas 2018
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 29 Oca 2020


Ekim ayında koşacağım “Amsterdam maratonu” ve ardından Kasım ayında katılacağım “İstanbul maratonu” öncesinde durumumu görmek istedim.


Maalesef yaşamakta olduğum diz yan bağ sakatlığı nedeniyle antrenmanlar daha acılı ve randımansız geçti. Yaptığım antrenmanlarda dizim 11-12 kilometre koşudan sonra hayatı bana zehir etmeye başlıyordu.


Durumu görmek ve ilerisine karar vermek için bu yarışa katılmaya karar verdim. Maraton için kendime koyduğum hedef, 1 kilometreyi, 5 dakika 20 saniye tempo ile koşmak idi. Bu tempo saatte 11 km’lik bir hız demek. Eğer dizim yarı maratonu bu tempo ile koşmama izin vermezse bütün planlarım suya düşecek. Dolayısıyla gerginim. Bitirememek gibi bir endişem olmasada hedefimi tutturmak konusunda tereddütlerim var. Eğer 2 saat ve altında bitirebilirsem umut var demektir.


Yarışa 10 gün kala koşu antrenmanlarını bıraktığım için dizimin iyileşmiş olmasını umarak başlangıç çizgisine geliyorum.


Yarış başlıyor, ilk başlarda tempoyu biraz da kaçırarak 12 km/saat gibi hızlarda koşuyorum. Dizim müsaade ederse yarış 21 km olduğu için bu tempo sorun olmaz diye düşünüyorum.


Maalesef dizimin iyileşmediğini, yarışın 12’nci kilometresi civarında hissetmeye başlıyorum.


Yarışın bundan sonrası yan bağlarım ve iradem arasındaki şavaş şeklinde geçiyor. Son kilometrelere yaklaştıkça iyice artan ağrılarım nedeniyle tempom oldukça düşse de yarış sonunda 02.00.13 (2 saat 13 saniye) gibi bir derece ile tamamlayabiliyorum.


Yarış sonrasında merdiven inmeme bile izin vermeyen dizim. Tıpkı antrenmanlardan sonra olduğu gibi ertesi gün tamamen iyileşiyor. Bu işin üzerine gitmeye karar veriyorum. Araştırmaya başlıyorum. Önce Dizin anatomisinden giriyorum. Kaslar, bağlar vs derken, koşu, basketbol gibi zıplamalı sporlarda karşılaşılan ve “Lateral Collateral Ligament” dokusunda oluşan tendinit benzeri iltihabik durumun bendekine benzer ağrılara yol açabildiğini öğreniyorum. Zor iyileşen bir sakatlık olduğunu ancak bazı egzersizler yardımıyla bölgenin güçlendirilerek zamanla aşılabildiğini öğreniyorum. Denemeye karar veriyorum. Zaten bu da çözüm olmazsa vaka bir doktorda son bulacak o da dinlen diyecek. Ben de dinlemeyeceğim.


Yarıştan sonra tekrar koşu antrenmanlarına başlamadan önce bu fizik egzersizleri hergün uygulamaya başlıyorum. Ortalama 30 dakika süren bu egzersizler 2 hafta gibi kısa bir sürede sakatlığımın geçmesini sağlıyor. Keşke yarıştan önce bu işi araştırsaydım diye düşünmeden edemiyorum.


Neyse zararın neresinden dönersek kardır. Şimdilerde ara ara bu egzersizleri tekrarlamaya çalışıyorum. Ne yazık ki çoğu zaman da unutuyorum ama çok şükür bu sakatlıktan şu anda şikayetim yok.


Şimdi sırada Amsterdam sınavı var...


Sporla kalın...

Comments


IMG_7561.JPG

Güçlü kanatlara sahip olanlar, gerektiğinde yalnız uçmaya cesaret edebilenlerdir...

bottom of page