SÜRÜDEN AYRILMAK
- daddycated
- 11 Ara 2018
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 29 Oca 2020
Aslında çoğumuz hayatta elimizden geleni yaptığımızı düşünüyoruz. Belki olabileceğimizin en iyisinin bu olduğuna kendimizi bir şekilde ikna ediyoruz. Yada çevremiz bizi buna ikna ederken bizler seyrediyoruz.
Bu süreç birçok insanın sevmediği işlerde hapsolmasına, depresif ve vasat bir hayat sürmesine neden oluyor. Bence bu depresyonun nedeni, kişinin içten içe, daha iyisini hak ettiğini düşünmesi veya hissetmesi.
Peki bu daha iyi, ne kadar iyi ? Yada kişi o noktaya varamıyor ise neden ? Neyi eksik yapıyor ?
Hayatlarımız, son model, yüksek beygirli bir arabayı, üçüncü vitese atmadan geçiyor. Oysa arabanın potansiyeli bu değil. Soru şu, motoru zorlamadan potansiyeli nasıl göreceğiz ?
Cevap, kitapçığa bakarak. :)
Ama maalesef insan olarak bizlerin birer kitapçığımız yok. Standart ve ekstra donanımlarımız neler bilmiyoruz.
O halde bizim için tek cevap var. Motoru zorlamak.
Sorun şu ki çevremizdekiler bizim için neyin en iyi olduğunu bizden iyi bilemez. Neyi başarıp neyi başaramayacağımızı bizden iyi bilemez.
Hayatta inanılmaz işler başaran insanlar aslında bizlerden çok farklı değil. O insanların ortak olan özellikleri, hayllerini gerçekleştirmek için durmaksızın çalışmaları. Tekrar tekrar denemeleri. Risk almaları. Çevrelerindeki insanların negatif düşüncelerine yada konuşmalarına aldırmaksızın, kararlılıkla çalışmaları.
Bilim adamları belkide buna en önemli örnek. Çoğu bilim insanı hayatının ilk yıllarında deli olarak nitelendirilmiş, kısmen toplumdan izole olmuş, yada en azından çevrelerinde popüler birer gençlik yaşamamışlardır.
Mesela, Thomas Edison’un çocukken algı yavaşlığı gerekçesiyle okuldan uzaklaştırıldığını, annesinin ona öğretmenlik yapmak zorunda kaldığını, bu şekilde okuma yazma öğrendikten sonra fizik ve kimya kitaplarına olan ilgisinin başladığını biliyor muydunuz ? Parlak, kabul gören bir çocukluğu veya gençliği olmadığını, o dönemlerde vasat bir yaşam sürdüğünü, geçirdiği bir hastalık sebebiyle büyük ölçüde işitme kaybı olduğunu, patentini aldığı yada alamadığı, birçok icadı olduğunu ve ancak çok sonraları dünyanın takdirini kazanan bir bilim dehası olduğunu biliyor muydunuz ?
Peki ya annesi, “Bizim çocuk okumuyor işte” deyip vazgeçseydi ? Akıllı ama haylaz bir çocuk olarak mı kalacaktı Edison ?...
Peki ya patent alamadığı veya kabul görmeyen buluşlarından sonra hayata küsüp bir köşeye çekilseydi ?...
Sporda, bilim dünyasında, sanat veya iş dünyasında bu örnekler sayısız. Büyük işler başaran insanların bazıları üstün yetenekli olmasalar bile öne çıkarlar. Ortak özellikleri kim olduklarını, ne istediklerini iyi bilmeleri ve başarmak için gereken bedeli ödeme iradesi göstermeleridir. Bu bedel çizdikleri yolda yalnız yürümek olsa bile…
Benim kendi adıma, çocuğuma bırakmak istediğim miras, bu irade ve bilinçtir.
Benim inancıma göre irade, standart donanımımızda bulunan bir özellik değil, daha çok sonradan kazanılan ve gelişen bir özellik. Hayatta karşılaşılan güçlükler, zorlukları aşma mecburiyeti bu özelliğimizi güçlendiriyor. Ama diğer yandan bence hayatta elde edilebilecek her türlü başarının da olmazsa olmaz bir bileşeni irade. Eğer gereken bedeli ödeme iradeniz yoksa hayattan da istediğinizi alama şansınız yok. Çünkü hayat tahsilatı peşin yapıyor. Bir ödeme planı veya kredi kartı kabul etmiyor. Yani önce çalışacaksın, engelleri bir bir aşacaksın. Belki başarısız olacaksın. Gerekirse başa döneceksin. Hatalarından ders çıkaracaksın. Tekrar çalışacaksın. Ve sonunda o bedel ödendiğinde, hayalin gerçek olabilir.
Maalesef günümüz toplumunda biz aileler, çocuklarımızı yetiştirirken onların önündeki tüm engelleri kaldırmaya çalışıyoruz. Bu yüzden çocuklar bu mücadele irade ve karakterini tam manası ile geliştiremiyor.
Sonuç, en ufak başarısızlıkta bahaneler üreten, vazgeçen, küsen, riske girmekten çekinen, hayallerini telaffuz etmekten bile korkan, hatta hayal kurmayan bir toplum. Depresyon. Mutsuzluk. Potansiyele ulaşamama.
Çözüm basit...
Uyanın !
Hayatınızı farklı yaşamaya başlayın.
Normalde gitmeyeceğiniz ama hep gitmek istediğiniz bir yere gidin.
Normalde yapmayacağınız ama imrendiğiniz birşeyi yapın.
Sonucu boşverin. Yapın… İş mi kurmak istiyorsunuz ? Seyahat mi etmek istiyorsunuz ? Maraton mu koşmak istiyorsunuz ? Faklı bir mesleğe yönelmek mi istiyorsunuz ? Mükemmel şartların oluşmasını bekliyorsanız unutun. Öyle bir şey olmayacak. Yapmak istediğiniz her ne ise çok geç olmadan yapsanız iyi olur. Zaman geçiyor.
Bir çocuğun hayaline inandığı gibi inanın.
İnsanların ne dediğini boşverin.
Belki size gülerler, belki boşuna uğraştığınızı söylerler.
Boşuna değil emin olun !
Bir gün hayatınız sona erecek.
Hiç yaşamamış gibi ölmekten daha acı bir şey düşünemiyorum.
Gol kaçırmaktan endişe eden golcü gördünüz mü hiç ?
Michael Jordan, kaçırmaktan kortuğu için şut atmaydı Michael Jordan olabilir miydi hiç ?
Bu hayat sizin şansınız !
Boşa harcamayın.
Ve unutmayın sizin yaşam biçiminiz çocuklarınıza en büyük mirasınız olacak.
“Ben yapamam” demeyin. Çalışın. Siz yapamazsanız çocuklarınız mutlaka yapar.
Vaktim yok demeyin. Çünkü bu bir yalan.
Bahaneleri bırakın hayatı YAŞAYIN !…
Belki hayatınız tamamen değişir. Yada sizinki değişmezse bile çocuklarınızın ufku geniş olur. Yaşama cesaretleri olur. Bence sırf bu bile yeter ki zaten benim çıkış noktam da (oğlumun dünyaya gelmesi sonrası) budur.
Spor aşığı biri olarak, sporu iş edinmek yerine mühendis oldum. Spor ise hobim oldu.
Geçen sene, 41 yaşımdayken uyandım. 1 yılda 3 maraton koştum. Son ikisi 1 ay içinde. Şimdi IRONMAN triatlonuna hazırlanıyorum (4 km yüzme_180 km bisiklet_42 km koşu). Geçen seneye kadar vaktim yok sanıyordum. Haftada altı gün bazen 04:30 bazen 05:30’da kalkıp antrenman yapıyorum. Sonra işe gidiyorum. Ne kadar çok vaktim olduğunu şimdi anlıyorum ve bundan önce karpuz gibi yatarak geçirdiğim zamana üzülüyorum. 40 yıla ne kadar çok şey sığdırabilir mişim oysa ?
Emin olun insan sevdiği şeyi yapıyorsa yorulmuyor.
Hiç bir şey olmazsa, sizden geriye yaşanmış bir hayat kalır.
Uyanın !...
IRONMAN, Maraton vs bunlar sadece birer sembol. Herkesin ilk bakışta imkansız gördüğü şeyler. Ama gerekli disiplin, irade ve çok çalışma ile her şeyin başarılabileceğinin kanıtı. Benim çocuğuma mesajımı geçirmek için seçtiğim yol bu.
Herkesin yayacağı kıvılcım farklıdır. Biri diğerinden daha iyi değildir. Siz ister kendi bestelerinizi yapın. İster şiir kitabı veya roman yazın. İster dağa tırmanın. İster hayır işlerinde gönüllü çalışın. Kim olduğunuza göre bir kıvılcım olun. Yeter ki sürüden ayrılın. Kendiniz olun.
Yeni bir şey öğrenin ve siz de başkalarına öğretin.

Comments